Kural Olarak Sözleşmenin Haklı Feshi Halinde Feshedenin, Sözleşmenin Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan Zararın Tazminini İsteyebileceği, Doktrinde Hakim Olan Görüşe Ve Yargıtay'ın Yerleşik Uygulamasına Göre Burada Oluşan Zararın Menfi (Olumsuz) Zarar Olduğu Hakkında Yargıtay Kararı
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi - 2016/5887 E. - 2018/1691 K.
- Müsbet zarar
- Menfi zarar
- Sözleşmenin feshi
- Haklı nedenle fesih
- Süre uzatımı
Özet
Kural olarak sözleşmenin haklı feshi halinde feshedenin, sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararın tazminini isteyebileceği, doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre burada oluşan zararın menfi (olumsuz) zarar olduğu hakkında.
Karar
Davacı yüklenici ise ............ tarihli dilekçesinde kamulaştırma işlemleri ile ilgili olarak çalışılmayan sürelerin süre uzatımı olarak verilmesini talep etmiş, bu dilekçelerine cevap verilmemesi üzerine ....... tarihinde sözleşmeyi feshetmiştir. Davalı idare ise ........... tarihli yazı ile kamulaştırma planındaki 178 parselin 137 adedinin kamulaştırma işlemlerinin tamamlandığını, zemin çalışmalarının yapımında bir engel bulunmadığını ve yapılan hesaplama ile ilave olarak 519 gün süre uzatım hakkının bulunduğunu belirterek işe başlanılmasını davacı yükleniciye bildirmiştir. Ancak sözedilen yazı sözleşmenin feshinden sonra düzenlenmiştir. Davalı tarafından kamulaştırma işlemleri tamamlanmayıp davacının taleplerine de olumlu olumsuz herhangi bir cevap verilmediğinden davacının kamulaştırma işlemlerinin bitmesini belirsiz süre beklemesi kendisinden beklenemeyeceğinden davacının sözleşmenin feshinde haklı olduğu değerlendirilmelidir.
Yüklenici sözleşmenin haklı sebebe dayanılarak feshi nedeniyle sözleşmenin ifa olunacağına güvenerek yaptığı masraflar ile mahrum bırakıldığı kâr kaybı zararını istemektedir. Kural olarak sözleşmenin haklı feshi halinde fesheden, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 106 ve 108. maddeleri uyarınca akdin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararın tazminini isteyebilir. Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır.
Menfi zarar; sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamının, başka bir anlatımla karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme sebebiyle cepten çıkan paradır. Müspet zarar ise, sözleşme sebebiyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi sebebiyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Kısaca, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. Örneğin, kira geliri kaybı, geciken ifa sebebiyle ifaya bağlı ceza (B.K.158/ll.md.), seçimlik ceza (B.K.158/I.md.), eksik işler bedeli, kâr kaybı müspet zarar kapsamındaki alacakları oluşturmaktadır.
Özetle sözleşmenin feshedilmesi halinde sözleşmeyi feshedenin kâr kaybı isteyebilmesi için sözleşmede buna dair düzenleme bulunması gerekir. Feshedilen sözleşmede böyle bir düzenleme yoktur. 6098 sayılı TBK'nın 125/son maddesi uyarınca sözleşmeyi haklı olarak fesheden taraf ancak olumsuz zararını isteyebilir, olumlu zararını isteyemez.
Yukarıda açıklanan sebeplerle yüklenici kâr kaybı ve müspet zararını talep edemez ise de sözleşme nedeniyle yaptığı noter masrafı, karar pulu, All risk sigorta masrafı, Kamu İhale Kurumu payı ve teminat mektubu komisyon bedelleri, sözleşme gereği davalı idareye bildirilen teknik personelin masrafları vs. gibi giderlerini, menfi zarar kapsamında davalıdan isteyebileceğinden, bunların miktarıyla ilgili bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak ve taleple bağlı kalınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın tümden reddi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.